Bütün Sihirlerin Bittiği Gün...
Hepsi senin yüzünden hepsi. Bütün her şey, bütün olmaması gerekenler, olacak
olanlar, her şeyin sorumlusu sensin! Ne beyaz tavşanlar, ne tavşan
delikleri, ne sihirli kurabiyeler ne de çay saatleri...Sen
sevilebilir herşeyi yanında götürdün giderken. Ben daha net görüyordum
yıldızları eskiden, o zamanlar bir sürü yıldız kayardi. Severdi yıldızlar
beni. Dinlerdi onlar beni. Bütün güzellikleri ile yukarıdan
bakarlardı bana. Şimdi ise onları görebileceğim hiçbir yer yok. Ne
kadar çilek ya da bir başka meyve
yesemde görebilecegim büyüklükte olmayacagim, o kadar uzayamayacağım .
Tavşan hiç yalan söylemezdi. Çay saatini hiç
geçirmeden gelirdi. tam vaktinde orada olurdu masanın başında. Sen bütün vakitleri çalıp gitmeden önce çok
mutluyduk biz. O kadar ki fincanlarımızın kırık yerlerini görmezdik.
Anladım hep sana dair olsun istedin zaman. Ama Tavşandan ne istedin
neden onun saatini de götürdün giderken şimdi daha çok koşmak zorunda. Artık
daha az görür oldum onu. Bay Şapkacı ise ya uyuyor ya da sürekli doğru
şapkanın peşinde oysa doğru şapkalar bile gitti seninle. Burada sıkıştık
kaldık. Bu kadar bencil olmamalıydın. Senin yüzünden yanlış mantarı
ısırdım geçen gün. Gökyüzü yeşil oldu sandim, ters dönmüşüm oysa!! Bir
sevgi kırıntısı bile bırakmadan bütün anıları, zamanı ve tüm sihrini alıp
gittin.. Bütün prenslerin yaptığı gibi. Beyaz atın avluda bekliyordu.
Koşarak kaçtın sanırım. İzlediğimiz tüm filmlerin sonunu saçma bulmanın
sebebi bu olsa gerek. Sonları sevmiyormuşsun sen. Geç oldu ama anladım.
Peki neden o kadar sıkı sarıldın o son akşam. Neydi ki amacın. Ben
ancak tavşan deliğinden dönebilirim sana ama hiç sihrim kalmadı. Hepsi
seninle gitti, bitti tükendi. Ya dönmen ya da gülümsemen gerekiyor bana. Bir
işaret vermen gerek. Tavşanı ve Bay Şapkacıyı da ancak böyle
kurtarabiliriz. Bir gülümsemen yetecek bütün harikalar diyarına... Unutma
bir gülümsemen kurtaracak bizi... İkimizi...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder