30 Mart 2015 Pazartesi

Orta Halli

zor günler yaşıyorduk.
 çok zor günler; devrimlerden konuşulmuyordu. insanlar ne sağ ne solda idi. ortada kalmıştı herkes tam ortada kalmıştı aşklar.

 senden sonra düz ayak bir hayat başladı ortada yaşadım her şeyi. herkesler gördü gülümsememi ne az ne çoktu gülümsemem. şekerli içtiğim kahve artık orta olmuştu. kahve sohbetleri çok sessizdi sen yoktun.
 ben senden uzakta sensiz çoğalmaktaydım.

Başlıksız 2








... bir tutam pul biber atıyor tencereye karıştırırken kadın. acısız olmaz, acısız olmamalı. karıştırmaya devam ediyor. sonra tadına bakıyor kaşığıyla. bir yudum alıyor. ımm ne kadar leziz . eşim çok beğenecek. altını kapatıyor ocağın. yemek masasına geçip bir sandalyeye oturuyor. çenesini eline dayayıp bakıyor mutfak penceresinden uzaklara. dalıyor düşüncelere. düşünüyor,düşünüyor,düşünüyor... aklına sadece çorbaya nane de koymalı mı yoksa koymamalı mı? sorusundan başka bir şey gelmiyor. bir off çekip kendine gelmeye çalışıyor. bu seferse aklı buzdolabına kadar ancak gidiyor. ya evde yoğurt yoksa!



oysa penceresinden görünen o heybetli ağaç gibi olmak isterdi daha birkaç sene evvel. tek derdi işe yaşamak; varlığını kanıtlamaktı bu dünyaya. şimdiyse ağaca baksa bile düşündüğü tek şey nane ya da yoğurttu. tam hayıflanılırken naneyi yoğurda ekleyip serin bir tat katmak istediğini fark etti sofraya.