30 Mayıs 2016 Pazartesi

Gerçek!

dün bir aydınlanma yaşadım. hayatımda neden kullanıldığım hafife alındığımın nedenini buldum. evet belki sizin bildiğiniz ama bana asla anlatmanın işinize gelmediği o sorunu buldum. benim insanlara açık açık ne düşündüğümü söylememe ve sürekli ağlayan üzülen taraf olmamın nedenini buldum. sürekli olarak yaşadığım o kullanılmışlık hissinin nedenini buldum. ve işte o sebep:
Acı! evet acı! ben acı çekmenin üzülmenin ne olduğunu, nasıl yaraladığını ve çaresi olmadığını biliyorum. mesela sizin kırılmanızı istemememin nedeni kırıldığınız da çıkan o sesi daha önce benim duymuş olmam. terk edildiğiniz de yaşacağınız güvensizlik, ben ne yaptım hissini biliyorum ben. ya da sözün tutulmamasını bilirim nasıl incitir. söz verdiğim zaman üzerinden bin sene geçse yaparım ben. imkanım olur vaktim olur yaparım sözüm anında yapılması gereken birşey ise onu da yaparım ben. anında ölümüm pahasına. şimdi sorarım cidden içten bir söz verip da bana tuttuğunuz oldu mu? bir düşünün. çay kahve molalarımız söylemiyorum. cidden düşünsenize! ben geliyorum demelerimi değil. mesela bana içten en son süprizi ne zaman yaptınız? Evet EY etrafımdaki insanlar sizleri sorguluyorum. hanginiz?! Nankörlükle suçluyorsanız kabulüm ve size söylüyorum böyle düşünen insanlar yaptıklarınızı unutacağımı düşünüyorsanız ve nankör bu hatun kişisi dediyseniz zaten o güzelliği de zorunluluktan yapmışsınızdır. zira benim asla unutmayacağımı bilirsiniz. benim sevgimin maalesef sınırsız olduğunu biliyorsunuzdur. hanginizin içinden geldiği için bana bir sevgi mesajı attı. hanginiz durup dururken beni şımarttı. hayat dediğiniz o savaşın içinde hanginiz şurda kıyıda kalmış bu bir selamınızla mutlu olabilme potansiyeline sahip bu kızı mutlu etmek için çaba harcadı. pat diye hanginiz karşıma çıktı. hanginiz ben geldim dedi. hanginiz cidden ölmediğimin farkında.
sizleri sorgulayacak duruma geldiğim için sizlere bu soruları soracak kadar ayıldığım için utanıyorum kendimden. bu duruma geldiğim için bin pişmanım. beni benden eden bu iğrenç soruların cevaplarını bildiğim için de utanıyorum kendimden. karşılıksız yaptığım tüm sevgi gösterilerini bir karşılığa bağlamış oluyorum. halbuki hiçbirini beni sevin diye yapmadım. sadece gülümsemeniz beni mutlu ediyordu. sizin mutluluklarınza tutunup yaşabiliyordum ben. ve buna rağmen hepinizin bana içtenlikle tek tavsiyesi kendin için yaşa. ben zaten kendim için yaşıyordum ey cemaat. ey dost meclisi. ey sevgi pıtırcıkları.

bende mi diye soranlar evet sizde! ben şunu demiştim diyen evet sende! ben seni seviyorum diyen! hepinize sözlerim. benim sonsuz sevgim sizi kırmamak için çaba harcamalarımı işinize geldiği gibi yorumlayıp bana değer verse dediniz terk ettiniz, yanlış yorumlayıp terk ettiniz, ihanet sayıp terk ettiniz, en kötüsü de kullanılıyorsun dediniz terk ettiniz. beni sevdiğine inandığım insanların sevgisinin yalan olduğunu ispatlamak için elinizden geleni yaptınız.

ben beni sevin istemedim. şimdi de bir şey istemiyorum. istediğim gibi yaşamak istiyorum. birine bir bilye aldığım zaman sen salaksın demenizi istemiyorum. o bilyeyi size aldığım zaman mı akıllı oluyorum. bilye yahu kime ne faydası var. bilye işte! aldığım bakkal memnun ben memnun verdiğim çocuk ruhunu gördüğüm sevdiğim memnun. neden enayi oluyorum neden?! bırakın herkes bildiği gibi yaşasın. yemişim polyannasını biliyorum ne caniler ne iğrenç insanlar var bu dünyada. birkaçına da rastlamadım değil ama o iğrenç kötü insanları bile kötülüklerinden utandıracak kadar sevdim. sevgimin gücünü hissettirdim ben.

ve aşk en çok seni sevdim ben. en kötüsünü çok sevdim. pat diye karşına çıktımdı ben, sende çık!! sende sev! yalvartma işte! kötülük dediğin şey aslında kırılmış bir yüreğin çığlığı, gel tamir edemesek de yaşardık iki kırık!!!!

-yazma mesaim bitti, yazacaklarım değil!


içten dip not: sevgili sevgi dolu benden beter insanlar sizi tenzih ettiğimi söylemek zorunda bırakmayın beni! siz bari bilin üzerinize alınmamanız gerektiğini!!!