tek tek anlayarak hatalarımı sevemeye çalışıyorum yanlızlığımı diyor
candan erçetin arka planda çok sık dinliyorum. yalnızlıktan olsa gerek
ya da çaresizlikten ama bir kuple mutlu olmak için yaptıklarımı hatadan
saymazsınız umarım. yarın karşıma çıktığında bunlar neden diye
sormazsınız. çünkü ben çok aşık oldum, çok güldüm, çok kederlendim,
çok çektim belki, ama ben bir kere mutlu oldum diğerleri koca birer
yalan, kocaman yalan. ben pişman oldukça ya da ağladıkça kimseyi
suçlamıyorum. ben görünmez olduğum ama tüm ruhları gördüğüm için bıktım
sadece, sadece biraz görünür olmak istiyorum o kadar. sadece kendim
olabildiğim kocaman - küçük olduğunu
savunanlara inat- bir dünya istiyorum.
Masallara inanmıyorum artık. Alice aptalın tekiydi
zaten. kendi cehennemine harikalar diyarı diyebilen biri çokta normal
biri olmamalı öyle değil mi? kim onca
insanın içinde istem dışı büyürken ve küçülürken mutlu olurki . kim o kadar büyük olmak isterken küçücük
bir dünya isteyebilirki Aliceden başka. hem tavşanlar konuşmaz ki
konuşan tavşan gördüğünüzde kaçmalısınız. nasaya falan haber vermek
gerekir heralde ya da öyle birşey yapmalıyız. yakında bir uzay istilası
çıkabilir diye karşımıza.
Bana küçükken konuşan tavşanlar anlatıldı diye bu
saçma sapan yalana inanacak değilim tabiki. TAVŞANLAR KONUŞAMAZ. KENDİ
ARALARINDA BİLE. konuşamazlar evet. sevgili küçük hanımlar küçük beyler
tavşan hikayeleri yalan! prenses olmayacaksınız beyaz atlı bir prenste. herkes gibi
en sevdiğiniz o bahar gününde okula gitmek zorundasınız. eğer hastayım
dersenizde sıra beklediğiniz belki yardımsever ama insanlardan bıkmış
bir doktor bulacaksınız karşınızda, belkide başkasına olan sinirini
çıkaracak size yapacağı iğneyle. öyle bir ayakkabı teki ile dünya güzel
ve mutlu bir yer olsaydı tavşanların konuşabildiğini düşünebilirdim.
günümüzde ayakkabı kadınların kıyasıya yarıştığı bırakın tekini
kaybetmeği derisi sıyrılsa dünyayı yıkabilecek kadınların bulunduğu,
erkeklerinse sürekli bunu eleştirdiği aptal bir dünyaya döndü. Ve herkes
ayakkabısı olmayanları eleştirmekte!!! tavşanlarmış! benim bildiğim
besleyip büyütüp yiyor insanlar onu. ve ben alice için harikalar
diyarında olabileceği gerçeğine inandıysam alicete beni o konuşan
tavşanla tanıştırmak zorunda efendim. mecbur buna. ben inanmıyorum.
TAVŞANLAR KONUŞAMAZ. KENDİ ARALARINDA BİLE.çünkü eğer konuşabilselerdi
ben çok korkmuş olurdum. çocuklarda korkardı. niyet fallarınıda gerçekçi
bulabilirdim. minik minik fincanlarda sürekli çay içen babasını
dinlemeyen annesini kızdıran kızdan bahsediyoruz lütfen biraz daha iyi bakın
ve görün. ah kırmızı başlıklı kızdan bahsetmiyorum bile. masal bile
denmemeli bunlara. kurtlar konuşurmu hiç. kurtlar şimdiki erkeklerden kaçar
be! ısırmaz bile onları, ufacık bir dna örneği almazlar içlerine, karışmak
istemezler. çünkü erkekler kırmızı başlıklı kızları kıyafet
değiştirmeden kandırabilirler. aynı kıyafetle ama türlü hilelerle
kandırılmış birçok kırmızı başlıklı kız öldü bu ülke. başlarında
göğüslerinde sırtlarında taşıdılar kırmızılarını. Hadi ama alice bana
tavşanlardan bahsetme. onlar konuşsa bile kimse aldırış etmez onlara.
sen bile etmiyorsun. içme diyor içiyorsun ısırma diyor ısırıyorsun .
beynin sulandı bi gökyüzüne değmekten bir yerlere düşmekten- ahh
gökyüzü ne kadar güzeldir ah bembeyaz bulutlar olduğunda değilde masmavi
olduğunda seviyorum ben. o kadar mavi oluyorki asla bilmediğim
yavuklumun gözlerinin rengi gibi. artık göremediğim hayallerim gibi.
yüzmediğim deniz gibi. konuşan tavşanlar gibi- tavşanların aile
kurduklarınıda sanmıyorum alice bana anlatılan masallarda vardı belki
ama onların çocukları olmamalı. asla olmamalı. hepsi vır vır konuşursa
alice asla inandıramayız seni konuşmadıklarına hepsinin kafanın içinde
olduğuna. bu dünya böyle alice. bıktım senden artık. ya onların dediğine
inanırsın ya da deli bile olamazsın gözlerinde. sana deli demezler çünkü
deli dediklerinde sana; sana gerçek olabilir gözüyle yaklaşarak tedavi
etmeye çalışırlar. elinde not defterli bir doktora evet ne diyor onlar
şimdi diye sormaya başladığında anlatııklarından etkilenmesine izin
vermezler onlar. o yüzden seni görmemezlikten gelip saçmaladığını
varsayarlar. taaki yaşadıkları şeylerin aslında senin dediğinin aynısı
olduğunu anlayana kadar, işte o zaman görünür olursun. ama ne fayda sen
kendine görünmez olmuşsundur bir kere. lütfen alice anla artık görünür
olmak için yıkma kendini, yıkma evini, yıkma hayallerini... tavşanlar
konuşamaz. baban anlatabilir böyle masallar ama seni ilk yanlış
düşüncende terk edebilir edebiyete kadar. sonsuza kadar. ve unutmaki
sonsuzluğun varlığına en farklı sen inanıyorsun bu alemde. düş o çukurdan
aşağı! sürekli düşmek istersen düşersin durmak istersen durur, görmek
istemezsen yok olur herşey. yanlışların olacak alice ama tavşanlar
konuşmuyor. önce hep konuşturuyorlar sonra hayır diyorlar ve "konuşuyor
ama" dediğin anda sesini duydukları anda terk ediyorlar seni alice. aşk gibi .
sevgi gibi. unutma sevgi bile vazgeçilemez değil. bay şapkacının seni
bıraktığında anlaman gerekirdi. bırakmak istemedi belki ama bıraktığını
biliyoruz. vazgeçilmez değil hiçbirşey. bilemezdik işte bunu. insanlar
ikiye ayrılır alice sever gibi yapan taklitçiler ve vazgeçenler. en çok
taklitçilerden korkmak gerekir biliriz ama vazgeçenler daha korkunçtur.
alice gözlerinin içine baktıklarında sahte olmadığını gördüğün halde
seni bırakıp giderler. ve gitme diyemezsin. vazgeçen olursun sende bir
anda. hemde farkında olmadan. vazgeçen olmanın farkındasızlığı ile
yıllarca acı çekersin alice. oysa seven gibi görünenler biraz daha
samimi gelmeli insanlara en azından senin için harcadıkları o çabayı
takdir edebilirsin. şapkacı senden vazgeçti alice seni konuşan tavşanla ve
zehirli yiyeceklerle bıraktı alice. alice lütfen anla artık TAVŞANLAR
KONUŞAMAZ. KENDİ ARALARINDA BİLE. alice eğer geri döneceksen pişman
dönme! alice hiçbiri daha çok acıtmaz pişmanlıktan. kendin ol alice.
kimseye acıma kimseye minnet etme, kimse için kılını bile kıpırdatma.
yapmadığın iyilikler için daha az yargılıyor insanlar, yaptıklarınla asla
yaranamıyorsun. ve hepsi birbiri için aptal diyor. ne kadar saçma o aptalsa
sen aptalsan bunun yargılanacak nesi var. herkes aptaldır ve unutma
orası harikalar diyarı olmaz aptallar diyarı olur. birde o kupa
kraliçesini anlamıyorum ben onun amacı ne? ne yani o masalı anlatanlar
çocuklarını başlarından savmak istedikleri bir poker masasında mıydılar? bu yüzden diyorum ki konuşmaz tavşanlar. sana böyle hikaye anlatanları
dinlemeki acımasın yüreğin daha sonra, zira hepsi terk edecek seni. ölüm
ayırana kadar diye birşey yok. ölüm bile bir terk ediş zalimce bir terk
ediş. bir insan o kadar sevilirken ölmemeli bence. bu ölen kişinin
acımasızca bir oyunudur geride kalana. bu yüzden alice anlamalısın
artık TAVŞANLAR KONUŞAMAZ. KENDİ ARALARINDA BİLE.
alice sana
her zaman dön dediğimi biliyorum ama dönmenin mümkün olmadığını bilmeni
istiyorum. çünkü sen uzaklarda olduğun sürede ben çok değiştim adına
büyümek dedikleri, oyun sandığım bir tuzağa düştüm. artık sevmek sadece 6
harfli bir eylem ve ben ne zaman sevsem asılsız çıkıyor kimlikleri. alice içim acıyarak söylüyorum dönme kal masallarında. ben seni çağırmaya
seni vazgeçirmeye devam edeceğim çünkü büyüdüm ne zaman bir bulut geçse
gökyüzünden beyaz bir bulut pamuk gibi olanlardan ve ben ne zaman o
bulutu bir balerine benzetsem sana sesleneceğim Bak Alice diye.
bakmayacaksın bakman için sesleneceğim ama sen orada bile olmayacaksın.
alice çok güzel günlerdi. masallarında hep gülümseme vardı. unuttuğum
değilde artık kullanmadığım bir eylem gerekte duymuyorum. insanların burda taktıkları bir
maske var. -korkma alice herkeste var- burada herkes renk renk maskeler
takıyor. büyünce alıyorsun illaki kendine. alice yüzünü çok seviyorum
çok güzel çok duru, kimileri çirkin buluyor iri gözlerini ama ben
seviyorum alice. masken nasıl olur bilmiyorum. belki tanıyamam bile seni
o yüzden gelme. sen lancelotu bul alice o sana yardım eder banada
etmişti çünkü o bir şövalye. o bir kahraman. evet tıpkı senin gibi ama o
biraz daha cesur. korkmaz kupa kızından. bul onu! yemyeşil gözleri var
orman gibi ve derlerki lancelot ormanda gezermiş atıyla. bul onu konuş
onunla. o da bilir buraları o da kaçmış buralardan. korur seni. bir daha
dönme buralara. yemyeşil ormanlarda ister sincaplarla ister tavşanlarla
konuş ama dönme buralara. insanın çocukluğu dönmezmiş geri. terk etmek
zorundasın beni. ya yeşil ya mavi ya da ela gözlüdür lancelot görmedim hiç onuda. belkide görmüşümdür bilmiyorum hatırlamıyorum tam olarak. insanın aklı çok ilginç alice.
unutuyor sürekli. gözleri dalmaya görsün, derin derin daldığında ilk en
çok özlediği geliyor aklına. nerden geldim bu konuya? ne diyordum ben? hah!
evet! şey diyordum.
tavşanlar!!
evet tavşanlar alice TAVŞANLAR KONUŞAMAZ.
KENDİ ARALARINDA BİLE. lütfen dön artık gel gelmelisin artık. özlüyoruz
seni. fincan takımlarının bebek evinin tozunu alıyorum her gün lütfen
dön artık. kafanın içindeki tavşanı dinleme. lütfen büyümek ya da küçülmek
diye birşey yok çünkü TAVŞANLAR KONUŞAMAZ. KENDİ ARALARINDA BİLE....