19 Aralık 2012 Çarşamba

Yalnızlık bir insanı delirtebilir



Yalnızlık bir insanı delirtebilir. İnsanın yanında başkalarının olmaması değildir yalnızlık. Yalnızlık bir cezadır kişinin kendine uyguladığı. Yalnızlık bir seçimdir. Kalabalık bir insanın nasıl yalnız olduğunu anlayamaz bazen insan aslında farketmek çok kolaydır. Mesela hep dinler dinler kendine yöneltilen soruların çoğuna aynı cevabını ya da aynı cevapları uzun saatler uzun sohbetler boyuunca sadece renklerini puntolarını yazım biçimlerini değiştirerek size kendine ait olmayan bir sürü aksiyon dolu maceralı dram romantik  ya da komedi filmi anlatabilir. Bir sürü çalıntı uydurma  kişi olabilir sohbetlerde . anlaşılmamak için çaba harcar ve anlaşılamaz yalnız kişi.yalnızdır çünkü o. Karanlığında aydınlığında milyonlarca kez konuşmuştur kendiyle milyonlarca kez ağlamış kavga etmiş gülmüştür. Kendi kendine gülen insanlar gördünüz mü siz? Gördüyseniz  hızla uzaklaşın yanlarından acınası halleri aklıma bir şey geldi gibi klişe bir cümle ile kapatabilecek gözlerinin gibine kadar gülebilecek bir insandır yalnız kişi. En yakınızda sizi o kadar iyi tanıyandırki hatta ne düşündüğünüzü nereye baktığınızı aldığınız nefesten anlayabilecek kadar yalnızdır.  Çok anlatır kendini hemde çok şu kadarcıktım şöyle olmuştu. Büyüdüm şöyle oldu ben okuldayken ben işteyken ben aşıkken ben gezerken ben ben ben…
Başka kimsesi olmamıştır ki yalnız kişinin, kendinden başka güvenemez ki kimseye. Birikir içinde anlatacakları,  birikir birikirde tam anlatacakken sallanıp sirkelenmek o kadar gözünde  büyür o kadar yorar ki onu. Susar. Suskundur yalnız kişi sever çok sever. Annesini arkadaşlarını masasını kalemini günlüğünü  yırtık tişörtünü kırık saksıdaki zavallı sümbüllerini sever.  Yalnızlıktan birikmiş tüm sevgisini dağıtır. Hep sıkıntıyla biten gecelerin sabahı inatla gülümseyen, kimseye kimseciklere durumunu belli etmeyen kişidir. Masalları vardır. Hayalleri, kedisiz köpekleri kovalamaktan yorulduğu, ipini tuttuğunu bilmediği uçurtmaları vardır. Üç kuruş içinde boğulduğu milyon dolarlık zenginlikleri vardır. Bütün masalları bilir karakterleri kahramanları kahraman olmayanları cadıları konuşan ağaçları beyaz tavşanları alkolik olduğunu düşündüğü prensleri hatta prensesleri vardır şizofren. Sıkmaya başlamadan hemen önce öldürdükleri aşkları.
Bir varmış hep varmış onlar sürekli etrafınızda yanınızda yakınızıda içinizde hatta bazen dibinize kadar olduğunuz yalnızlıkları vardır sonu gelmeyen. Dikkat etsenizde göremeyeceğiniz yalnızlar ancak gözlerinizi kapattığınızda görebileceğiniz kişilerdir. Dikkat etmek değil görmek gerekiyor sadece…

4 Nisan 2012 Çarşamba

....

geceler bitiyor senin hayalinle
ben yine sana karşıyım
gözlerim uykuya sabahlarım sana hasret.
uzaklarda bir yerlerde aydınlanıyor gecelerin
gecelerim sabaha, ben sana hasretim.
yollar var upuzun, yollar var ufuksuz
yürümelerim çok, yürümelerim yorgun
yürümelerim varışlara, varışlarım sana hasret.
hikayelerim bitiyor sensiz sonlarla
ben yine sensiz 3 elma topluyorum ağaçlardan
elmalar kurda hasret için için
ben sana...

ZaMaN...

zaman sensiz geçiyor
sensiz geçen her saniyeyi odama dolduruyorum
odam senle doluyor
camları açmıyorum, kokun uçup gitmesin diye
bir müddet sonra rutubet kokuyor, toz doluyor.
eskiyorsun yavaş yavaş
geçen saniyeler saatleri, saatler seneleri dolduyor odama
yaşlanıyorum.
sende yaşlanıyorsun ama saçlarında hiç beyaz yok!
ölümde gelmeyecek kapına.
gözlerin hala pırıl pırıl içinde ki hayalleri görüyorum
hala çok net görüyorum.
üzülüyorum.
ne bir ağacın yanında
ne de bir kapı ardında,
bir masada
önümde demli bir çayla görüyorum kendimi
daha çok üzülüyorum.
zamanla savaşıyorum ve hep ben kazanıyorum
vermiyorum hiç bir parçanı zamana
zaman hep sana bağlıyor kendini
zaman geçtikçe eskiyorsun.
saatleri senelere seneleri bir ömre bağlıyor hep zaman
ben ömrümü sana bağladım,
sen eskidikçe ben oluyorsun ben eskidikçe sen doluyorum...

3 Nisan 2012 Salı

Yarım Kalan Şiir...

Şimdi gidip uyuyabilirim ben
Bütün yoksulluğumla, bütün fakirliğimle
Bir parça umudum vardı o da bitti
Galiba yağmurdan kaçarken düşürdüm
Mazgala düşen bir bozukluk sesi duyduğumda anlamalıydım
Ve de kaçmamalıydım
Hep yanlış karakterler yanlış burçlara büründüm
Hiç istediğim gibi olmadı hayat
Ben ne zaman güneşli bir güne uyansam
Şemsiye almadığıma pişman döndüm evime
Ve ben ne zaman sevsem asılsız çıktı kimlikleri
Hep çalıntı hep yalancı hep unutkan oldu benlikleri....

22 Ocak 2012 Pazar

!!!

Çok acıya bilirsin
Susmamak gelir içinden,
Haykırmak mesela çığlık çığlık
Ama Konuşmamalısın sen
Konuştuğun zaman anlamadılar seni Hiç
Anlatabildiklerin fısıltı gibi geldi onlara

Çok kanayabilir yaran
Benzemez küçükken
Düştüğünde açılan yaralara
Ne annenin eli, ne babanın pansumanı
Hiçbir işe yaramaz bu yarada

Ve sen çare aramamalısın yarana.

Çok mutlu görünebilirsin
Kahkahaların, yaralarından gelen
Derin çığlıklar olabilir kimi zaman,
Ama sen hep gülmelisin
Gülmek gelmeli hep içinden

Bir kahve yapmalısın kendine
Bir şarkı seçmelisin
Şarkıda bir nota bulmalısın kendin için
Sadece senin için,
Her tekrarında o nota
Adı gibi yakmalı içini
Kahveden aldığın her yudumda özlemelisin onu
Nota çaldıkça kalbini, 
Ağlamalısın
Sadece o ezgide
O notada bilmelisin;
Seni bıraktığını,
İstemediğini,
Gelmeyeceğini,
Gitmeyeceğini.

Bir acı kanatabilir mutlu sandıklarında seni,
Tek özgürlüğün o gizli notada gelmeli sana.