7 Aralık 2014 Pazar

Başlıksız...



sen onlar için sadece araçsın; ruhunu aldılar; kalbini söktüler. beynin yorgun çok iyi bir oyuncu gibi; hangi replik yazıyorsa hikayede onu söyletiyor diline. dilin pişman söylediklerine. gözlerin pişman gördüklerine. duyamaz oluyorsun çoğu zaman. duysan katlanamazsın zaten her tarafını sarmış yalan. herkes kendine bir rol kapmış kendi yazıp yönettikleri bu oyundan. öpmek isterlerse öperler, sevmek isterlerse severler ancak aşık olacaklarında kaçarlar. kalpleri ruhları rehin verilmiş emanetçilere. memnun herkes rolünden. çoğu zaman ağlamıyorlar bile bir ölüm sahnesinde. yazık, yönetmen sadece oturuyor sandalyesinde. bazen kestik diyecek oluyor işte o vakit bir mühür vuruluyor ağzına. dil söyleyememekten acıyor yürek çığlık çığlık.

bir et parçası oluyor bir köpeğin önünde sonra bir aşçı ocak başında binde bir kadın oluyor, anne oluyor, binde bir veriyorlar ruhunu kadına! kalbini takıyorlar yerine ve başlıyor kadın ağlamaya! ne zaman ağlaması gereken bir kadın olsa sahnede, bağırıyor yönetmen getirin kasayı diye. içinden iki küçük sandık birinde ezilmiş ruhu diğerinde kırılmış kalbi saklı kadının. takılıyor kadına başlıyor kadın ağlamaya!

çığlık atacak kendine gelecek oluyor işte tam o anda: "kestik!" diyor yönetmen. dur diyor, sus diyor. daha anlayamadan ne olduğunu sandığına dönüyor kadın. elinde bir kaşık önünde bir tencere karıştırıyor hep. bazen dalga dalga bazen sakin sakin o bir tas çorbası hep karıştırıyor kadın.

tam tuzuna bakacakken uyandım. rüya sandığım aslında birebir yaşadığım o dünyadan uyandım. ama düşünün bir evdesiniz ve uyumak için yapılmış sanki. dünya dönmüyor sanki. zaman yok gece yok gündüz yok. sevdiğiniz herkes kalmış olduğu yerde. hareket yok. gözleri boş bakıyor dona kalmış hepsi. yanlarından geçiyorsunuz görmüyorlar sizi. gören olsa bile çaresiz el uzatamıyor size. siz kalkıyorsunuz yatağınızdan. bir bardak su koymuş geceden baş ucuna. kim koydu diye düşünecek oluyorsunuz. aklınıza geliyor "ben koymuştum! ne salağım." elinizde yarım bardak sürahiyi alıp dolduruyorsunuz. çünkü uzun zamandır hep boşlukları görüyorsunuz. tam kahvaltı hazırlayıp yeni güne başlayacaksınız bir umut. birden her yer bembeyaz oluyor. gözleriniz yoruluyor beyazdan kapatıyorsunuz gözlerinizi ve uyuyorsunuz.



okuyucuya not: bu yazı tamamlanmadı. tamamlanacak ama umarım devamı merakla beklenecek bir yazı olur sizin için.