18 Ekim 2015 Pazar

!


Gelse her şey düzelecek sanki. Bir anda değişecek. Ağlamamış olacağım; özlememiş olacağım; en güzeli hiç terk edilmemiş olacağım. içinde mavi led ışıkları olan o beyaz minibüs hiç olmayacak!

Hep beklediğin; bay şapkacı ve o beyaz tavşan gelecek.

Bütün sorular anlamsız olacak. Cevapsız kalacak ancak cevapların hiçbir önemi kalmayacak. Çünkü neden diye soramaz insan hoş geldin der gelene. Keşke gelse!!

Hep beklemekle geçti ömrün Alice! Gelsin de bir sihir katsın hayatına diye bekledin durdun o salak tavşanı. Kaç kere dedim sana tavşanlar konuşamaz sihir yapamaz diye. Dinlemedin. 

Bay Şapkacı artık unuttu kızına kavuşmaya çalıştığını. Tek derdi şapkalar oldu. Yolu bulamadı. O doğru şapkayı asla yapamadı. Verdiği sözleri tutamadı. 

Fincan takımları kırıldı Alice! 
Masalar boş Alice! 
Salıncaklar boş Alice!
Kimse gelmeyecek Alice bekleme artık beş çaylarını. Lancelot başka bir masalın kahramanı; Lancelot diye bağırma ormanda. Kurtarmak istediği sen değilsin. Ejderhalar yok senin masalında tavşanlar var. Bir çığlığınla ateşe verebileceğin kötü kraliçen var. Yakıp kül etmek elindeyken bekliyorsun Alice. 

O sihri bekliyorsun. Gelmeyeceğini bile bile bekliyorsun Alice. Lancelot'un atı beyaz değil. Şapkacı unuttu: